SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 706 >>

DEVAM: 18. Sadaka Ancak Fazla Olan Mald'an Verilir

 

حدثنا أبو النعمان قال: حدثنا حماد بن زيد، عن أيوب، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم (ح). وحدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن نافع، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال، وهو على المنبر، وذكر الصدقة والتعفف والمسألة: (اليد العليا خير من اليد السفلى، فاليد العليا هي المنفقة، والسفلى هي السائلة).

 

[-1429-] Abdullah İbn Ömer r.a. Resululıah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hutbede, Sadaka, iffetli (onurlu) kalma ye dilencilikle ilgili bir konuşma yaparken şöyle buyurduğunu işittim demiştir: "Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır. üstteki, veren; alttaki ise dilenen eldir."

 

 

AÇIKLAMA:     "Sadaka ancak zengin iken verilir": Ebu Hüreyre'den nakledilen başka bir hadiste, "Sadakanın hayırlısı, zengin iken verilenidir" buyurulmuştur. Bu hadis, yukarıda "sadece" şeklinde tercüme ettiğimiz ifadenin, "kamil bir sadaka ancak zengin iken verilir" anlamında olduğunu göstermektedir. Hadisin, "İhtiyacı bulunduğu halde tasadduk ederse vd." kısmı ile ilgili olarak İbn Battal şöyle demektedir: "Borçlu bir kimsenin, borç ödemeyip de sadaka vermesinin caiz olmadığı konusunda icma bulunmaktadır.  Bundan dolayı hadis kesin olarak, ihtiyacı bulunan kimseler hakkındadır."

 

İbn Reşîd bazı alimlerden şöyle bir görüş nakletmiştir: Borçlu hakkındaki bu durum, alacaklının, alacağını tahsil amacıyla borçluyu alıştırması, ona sadece yeme içmesi için bir miktar vermesi halinde düşünülebilir. Borçlu, eğer kendisine yeme içme için verilen miktardan fedakarlıkta bulunarak sabırla, sadaka verecek olursa bu caiz olur. Aksi halde başkalarını kendisine tercih etmesi, kendi ihtiyacı için kazandığı paraya başvurmasına ve ondan yemesine sebep olur ki böylece alacaklıların malını telef etmiş olur. Bundan dolayı böyle bir tasarrufa girmesi yasaklanmıştır.

 

Taberî ve diğer bazı alimler şöyle demiştir: Alimlerin çoğunluğuna göre, bedenî ve akli sağlığı yerinde, borçsuz, zorluklara karşı sabır gösterebilen, ailesi bulunmayan ya da sabırlı bir ailesi olan kimsenin, malının tamamını tasadduk etmesi caizdir. Eğer bu şartlardan biri eksik ise mekruh olur. Bazı alimler de malın tamamını sadaka olarak vermenin kabul edilemez bir tasarruf olduğu görüşündedir.

 

Rivayete göre Hz. Ömer (r.a.) Gaylan es-Sekafî'nin malını taksim etmesini kabul etmemiştir. Müdebber köle ile ilgili şu hikaye de buna delil olabilir. "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  sattığı malın bedelini, ihtiyaç İçinde olduğu için tedbir anlaşması yaptığı kişiye (müdebber köleye) göndermiştir."

 

Evzai ve Mekhul gibi bazı alimler de, "Yaptığı tasadduk, malının üçte birine kadar caizdir. Üçte ikilik kısımdaki tasarrufu ise geçersiz kabul edilir" görüşündedir. Mekhul’ün, "Malının yarısını geçerse, yaptığı tasadduk geçersiz sayılır" görüşünü benimsediği de nakledilmiştir.

 

Taberî şöyle der: Bize göre cevaz açısından birinci görüş daha doğrudur. Müstehaplık açısından ise, Ebu Bekir ve Ka'b hakkındaki rivayetleri de uzlaştırarak, bütün malının üçte biri hakkında geçerli kabul etmek gerekir.

 

Geçimini sağladığın kimselerden başla": Hadiste, kişinin kendisi ve ailesi ile ilgili harcamalarına Öncelik tanınmıştır. Çünkü diğer insanların aksine, kişinin, bu konuda harcama yapması kesinlikle gerekli bir konudur. Bu hususla ilgili açıklama, "nafakalar" bölümünde gelecektir.

 

Peygamberimizin hutbede, sadaka, onurlu davranma ve dilencilikten bahsetmesi": Müslim'in, Kuteybe yoluyla Malik'ten naklettiği versiyona göre hadis, "dilencilik yapmayarak onurlu davranmak" şeklindedir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, zengini, sadaka vermeye; fakiri de dilenmeyip onurlu davranmaya teşvik eder, dilenmeyi yererdi.

 

Üstteki el, veren eldir": Taberanî, Hakîm İbn Hizam'dan merfu olarak sahih bir senetle şu hadisi nakletmiştir: Allah'ın eli, verenin elinin; verenin eli, alanın elinin üzerindedir. En altta, alan el bulunmaktadır."

 

Ahmed İbn Hanbel ve Bezzar'ın Atıyye es-Sa'dî'den naklettiğine göre Efendimiz (s.a.v.) Veren el üstteki, alan el alttakidir" buyurmuştur. Bütün bu hadisler, üstteki elin, veren; alttaki elin de alan el olduğunu ifade etmesi bakımından birbirini destekler niteliktedir. Sağlam olan görüş de budur ki alimlerin çoğunluğu bu kanaattedir. En güzeli, hadisin hadisle tefsir edilmesidir.

 

Yukarıdaki rivayetlerden çıkan sonuca göre, en üstte, veren el; ondan sonra dilenmeyerek onurlu davranan el; daha sonra dilenmeden alan el; en altta ise dilenerek alan ve vermeyen el bulunmaktadır. Allah (c.c) en iyisini bilir.

 

İbn Abdilberr şöyle der: "Hadis, hutbe okuyan kimsenin, öğüt, ilim ve iba­det konularında uygun olan ile ilgili söz söylemesinin mubah olduğunu göster­mektedir." Hadis, Allah'a itaat anlamı taşıyan konularda infak etmeye teşvik etmektedir.

 

Hakları gözetildiği zaman, zenginliğin fakirlikten daha üstün olduğu belirtil­mektedir. Çünkü ancak zengin olunması halinde mal sadaka olarak verilebilir. Bu konudaki görüş ayrılıklarına, "namaz" bölümünün sonlarında ele aldığımız "Zenginler malı (sevapları) aldı götürdü" hadisini açıklarken yer vermiştik.

 

Hadis, dilenmeyi mekruh saymakta ve dilenmekten kaçınılması gerektiğini belirtmektedir. Burada yerilen dilenme, ölüm tehlikesi bulunmadığı halde yapılanıdır.